Lojistikte depoların önemi – dünü, bugünü ve geleceği

2020’nin ilk çeyreğinde tüm Dünyayı etkisi altına alan Pandemi öncesinde depolama kullanılan alan hacminde düşüşler başlamıştı. Bunun sebebi artık ithal edilen ürünlerin serbest depolar yerine Antrepolarda bekletilmeye başlanmasıydı. Pandemi nedeniyle gelen kapanmalar stok yapmanın nedenli önemli olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermişti. Ancak bu durum aynı zamanda stokların yönetilmesi, MRP ve JIT yöntemlerinin doğru kullanılmasını zorunlu koşuyordu. Yalın Lojistik önem kazanmış uygulayabilenler kazançlı çıkmıştı.

Bilindiği üzere Çin, ülkesinde yaptığı üretiminin %70 ini kendi içinde tüketiyor olmasına rağmen hem ihracat ve hem de ithalat yapıyor. Türkiye’de üretim belli grup ürünlerde devam ederken emtialar hammadde olarak ihraç ediliyor. Ürettiğinden fazlasını ithal etmek durumunda kalan Türkiye’de depo alanlarının kullanımında 2021 yılından itibaren kapasite ve hacim artışı gözleniyor. Pandemi öncesinde e-ticarette son beş yılda gerçekleşen satış ve dijitalleşme pandeminin ilk altı ayında gerçekleşiyor ve insanlık internet kullanımına yoğunlaşıyor. E-ticaret satışı yapan firmalar salgının tüketim alışkanlığında yarattığı köklü değişim nedeniyle oluşan talebi karşılayabilmek, hızlı teslimat yarışında siparişlere cevap verebilmek için merkez depoları haricinde bölge depoları açmaya başlıyor. Belki de bu durum yakın bir gelecekte internet satışı yapan bu firmaların depolarının tek bir lojistik depo, lojistik merkezi/üssünden yönetiliyor olmasına olanak sağlayacak. Pek çok firma pandemide mağazalara ve AVM’lere gitmeyen/gidemeyen insanlara ulaşabilmek ve hizmet verebilmek amacıyla internet üzerinden satışlara başladı. Bu sayede daha önce hiç satmadıkları, tecrübeleri ve ilgileri bile olmayan ürün çeşitlerini de (gıda ve temizlik ürünleri vb.) satışa sundular.

Pandeminin olumsuz etkilerini görerek bunları olumluya çevirmek isteyen pek çok firma, pandeminin etkisi ile artan maliyetler ile baş edebilmek için pek çok mağazasını kapattı. Özellikle maliyetlerinin ciddi artış göstermesi üzerine AVM’lerde bulunan imalat ve satış destekli deposunda bulunan mağazalarını kapatmaya başladılar. Çünkü artık müşterilere kullanımının artması nedeniyle internet üzerinden kolayca ulaşabiliyorlardı ve bu daha az maliyetli oluyordu. Pek çok Lojistik firmasının e-ticarete yönelmesi, bu sebeple ürün çeşitlerini ve sayısını artırmış olmaları nedeniyle bu firmaları depo yatırımına sevk etti. Ana depoları olmasına rağmen ürün çeşidi çok fazla kalemden oluşan marketler ise alıcıya daha yakın olmayı tercih etmiş, nerdeyse her mahalleye, bu mahallelerin her sokağına bir market açmışlardı. Bu marketler aynı zamanda birer cep depo görevini görüyordu. Şok, Bim, A101, Migros gibi markaların açmış oldukları bu marketler aynı zamanda birer soğuk hava deposu görevini de görüyorlar.

İnternet satışı yapan firmalar bölgesel depoların yanı sıra şehir içinde teslimat noktası olarak esnafı da değerlendirirken ayrıca teslimat boxları da kullanmaya başladı. Ayrıca yeni projeler sayesinde belkide kendi aracınız ile bile sabah akşam işe gidip gelirken teslimat yapıyor olabileceksiniz. Belki “Getir” modeli kullanılarak daha küçük cep ve hatta terminal depolar olarak kullanım artacak ve yaygınlaşacak. Online satışların artması siparişlerin teslimatına yetişemeyen kargo firmaları nedeniyle perakendecilerin kendi kargo/kurye firmalarını kurmalarına neden oldu. Artan talepleri karşılayabilmek adına kendi kargo şirketlerini kurdular ve kurma hazırlığındalar. Şimdiden teslimatta hız kazanabilmek için pek çok şehirde ve şehir merkezlerinde cep depolar ve teslimat noktaları açıldı. Ne yaparsanız yapın, alıcı siparişini verdiği anda ürün eline teslim edilene kadar ürünün sahibi olamıyor ve hatta üretilen bir ürün yerinde tüketilmiyor. Bu sebeple de her halükarda depolar kullanılmaya devam ediyor olacak. Belki bu amaçla kullanılan alan küçülecek, belki bir kısım alan cross-dock amacıyla ayrılacak, dekonsolidasyon ve konsolidasyon amacıyla kullanılıyor olacak.

Pandemi bitti bitiyor düşüncesine sahip olmaya başlamış insanlık birden bire (ben geliyorum diye bağıran) savaş ile yüzleşmek zorunda kaldı. Bu savaş nedeniyle bölgesel anlamda bir insanlık dramı yaşanırken aynı zamanda göç krizi ile karşı karşıya kalındı. Rusya – Ukrayna Savaşı nedeniyle Ayçiçek Yağı, Buğday, Petrol, Doğalgaz gibi ürünlerin yanında bazı emtiaların hammaddesine sahip lider üretici konumunda olan bu ülkelerden gelen ihracat yasağı, Avrupa ülkeleri dahil pek çok ülkeyi olumsuz etkiledi ve bu durum yine stok değerini ve tabi bu durum da depolamanın önemini  gösterdi. Gelişmiş Avrupa ülkeleri bu savaş nedeniyle daha önce yaşamadıkları bir yokluğu yaşamaya başladılar. Buda gösteriyor ki her ürün her ülkede yetişmiyor. Hammadde kaynakları Dünya üzerinde öyle bir dağıtılmış ki bir sözü burada kullanmak lazım geliyor ”komşu komşusunun külüne muhtaçtır”. Uluslararası Ticaret burada devreye giriyor ve ihracat yapıldığı gibi ithalatta yapılmak zorunda kalınıyor.

Belki de doğru soru şu olabilir: ülkeler arasındaki sınırların tamamen kalkmak suretiyle e-ticarette verilen siparişlerin hiç depolama hizmeti görmeden (ulusal dağıtımdaki gibi) doğrudan alıcıya teslim edilebilir mi? Bu soruya verilecek cevaba göre depoların geleceğini de şekillendirebilirsiniz.

Peki! Bu süreç gelecek bir yıl, beş yıl, on yıl sonramı ya da belki de bir elli yıl sonramı gerçekleşecek? Eğer ki bu söylediğim gerçek olursa işte o gün stok yapmaya gerek kalmayacak, binlerce m2’lik alanlar depolama için kullanılmayacaktır. Yaşam alanlarımız olan evlerimizde ihtiyaçlarımızda yapabilme yetisine sahip olduğumuz planlamayı Dünya genelinde uygulayabilecek miyiz? Lojistiğin taşımacılık ayağında uluslararası taşımacılık yöntemlerinde kullanılan “ETA (Estimated Time Arrival)” tahmini varış zamanı sizce kullanımdan kalkabilir mi?

Yazar:
Gürkan KAVRAZLI
LogiRED – Strateji ve Operasyonlar Direktörü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Menü